İçeriğe geç

Twitter\'ı fikren ben bulmuştum

~~ Uzun zamandan sonra hafta sonu evde olmamı fırsat bilerek Monza Gp'sini izledim ve olay bir yarış oldu şansıma. Pierre Gasly'nin ilk yarış zaferi, hatta Fransız bir pilotun yıllar yıllar sonra ilk zaferiymiş. Alfa Tauri takımındanmış ve ben takımın ismini bile yeni duydum. Bir zamanlar formula 1 mekanik, motor değişikliklerini takip eden bunusevdim, neredeeeeen nereye :) Olsun, keyifle izledim valla.
~~Another Miss Oh'yu yarıladım ama sevsem mi gıcık mı olsam bilemiyorum. Bu kızı bu rolde harcamışlar bence, çok daha sempatik rollerini bilirim çünkü. Bu rolde aşırı gıcık olmuyor munuz? Zaten oğlan çocuğu da foolish casanova Que Sera Sera oğlumuz, oradan da bir gol yemiş şekilde başladık. Hadi bakalım, sevdirin bana kendinizi :)
Ayrıca söylemeden edemeyeceğim, Netflix ve Kore dizileri ne alaka ya. Bir garip oluyorum Netflix'te bu dizileri gördükçe hahah.

Honeyland

Eylül 8, 2020

honeylandposter

Uzun bir aradan sonra herkese selamlar. Tüm dünyayı kasıp kavuran Covid, karantinalar, afetler derken herkes evlerine çekildi. Bu ev günlerinde en güzel, dizi ve film izlenir malum. Kore film ve dizilerine tekrar dönüş yaptım ben de. Ama bu gece izlediğim film bir Makedon filmi. 2019 yapımı, en iyi belgesel film oscarını da almış.

Filmin yarısında ağladım, en sonunda ağlamaktan yüreğim çıktı sandım. Makedonya’nın uzak bir dağ köyünde yaşayan bu kadın beni derinden sarstı. Neden bu kadar etkilendim? Yalnız bir kadın olduğu için mi, hasta annesine baktığı için mi, haksızlığa tahammül edemediğim için mi, herşeye rağmen arıcılık işinde herkesten daha insaflı ve iyi olduğu için mi, bilemiyorum. Belki hepsi, belki başka şeyler. Dillendiremediğim. Yazarken bile gözlerim doluyor.

Film ekibine çok kızdım, belgesel adıyla kadının hayatını çekmişler, biraz da mesuller olanlardan. Sonra düşününce hayat bu, onlar olsa da olmasa da bir yerlerde bu hayatlar yaşanıyor.

Sizi ağlatacak bir film olmayabilir. Ama her halükarda etkileyecek. Buna eminim.

Bunu gözyaşları içinde sevdim.

honeylandhatice

Let’s Drink/ Drinking Solo

Eylül 6, 2017

lets drink kadro

Tam eğlencelik, yemeli-içmeli bir diziyle yeniden karşınızdayım :) Let’s Drink ya da daha bilinen adıyla Drinking Solo dizisi için Let’s Eat serisinin üçüncü sezonu diyebiliriz. Let’s Eat serisini tüm Kore dizisi severler biliyordur. Bu serinin ilk iki sezonu bildiğimiz dizi formatlarından birazcık farklıydı. Dizide yer yer sanki yemek tanıtım programı yapar gibi, değişik Kore ya da dünya mutfağı yemeklerinin özelliklerine, hikayelerine ve nasıl yenmeleri gerektiğine kadar pek çok konudan bahsediliyordu. Karakterler yemek yemeyi seven ve bunu hayatlarının amacı haline getirmiş tiplerdi. Dizinin senaryosu daha ikinci plana itilmiş gibiydi ama başrolde Doo-joon olduğu için bunun pek de farkına vardırmadan, iştahla ve zevkle kendini izleten dizilerdi. Sonuçta hem Let’s Eat hem de Let’s Eat 2’yi izlemekten çok keyif almıştım. “Ben yemek yemeyi de yemek yiyeni izlemeyi de severim” demiştim. İzlerken kendim de hep bir şeyler atıştırmıştım. Bu dizilerden sonra yemek yiyen birini izlemenin eksikliğini hissetmemek için olsa gerek Keemi’nin mukbang videolarına takılmıştım.

vlcsnap-2016-04-04-20h51m03s008

2.sezonun ilk sezondan daha çok sevdiğim yönleri vardı. Başroldeki kadın gençliğinde şişman olup zayıflamak için çok uğraşmış bir tipti, yemek onun için çok büyük ödüldü. Orada kadının çok sevdiğim bir repliği vardı: “Yine kilo alırsam kalbim de büyüdüğü için daha az canım yanar mı?”. İlk sezondaki başrole göre daha karakterli ve eğlenceli bir tipti. Bir de hepimiz artık Goo Dae-young mutlu olsun istiyorduk. Yukardaki resimde çevirmen arkadaşın dizi bitimindeki haklı isyanı duygularımıza tercüman olmuştu.

vlcsnap-2016-04-04-01h21m35s811vlcsnap-2016-04-04-01h21m47s538vlcsnap-2016-04-04-01h21m55s725

Gelelim Drinking Solo’ya. İlk 2 sezonda yemekleri Goo Dae-young’un ayrıntılı ve ballandıra ballandıra anlatması gibi bu dizide de içki ya da içeçekleri anlatacaklar sanmıştım ama yanılmışım. Aslında bu dizi 3.sezon bile değilmiş. Tek benzerlik sanırım ilk 2 sezondaki o eğlenceli ve hafif hava. Yani dizi sizi boğmuyor. Yemenin içmenin insanı rahatlatacağını ve ruhuna iyi geleceğini anlatıyor. Onun dışında bir benzerlik göremedim.

Bölümleri eğlenerek izledim. Cips bu diziye iyi gidiyor, benden tavsiye. tvN’de yayınlanmış, 16 bölüm. Doramax’tan tüm bölümleri ve İngilizce alt yazılarını indirebilirsiniz.

Konusu, Noryangjin’de öğrencilerini Kore’nin KPSS’si olan sivil memurluk sınavına hazırlayan bir dershanede çalışan öğretmenler ve öğrencilerin hayatları. Tabii bunlar günün sonunda bir Kore klasiğini gerçekleştirerek –bazen beraber ve çoğunlukla da yalnız- içmeyi seviyorlar.

Oyuncular

  • Ha Seok-jin: Diziyi izlemeye can atmama sebep olan adam bu.

Jin Jung-suk

Unstoppable Marriage filminde izlemiştim. Orada Eugene ile oynuyordu. Güzel bir kadın, o kadını saymazsak benim izlediğim dizilerinde Ha Seok-jin pek de güzel kadınlarla oynamıyordu. Buna rağmen dizilerini severek izledim, bunlar:

Once Upon a Time in Saengchori: Pek tatlı bir diziydi. Bir dolu garip karakter vardı. Orada da ciddi, zeki ve klas bir adamı oynuyordu.

Something About %1: Bu dizideki başroldeki kadın oyuncu Jeon So-min, Running Man’e sonradan katılmasıyla hatırlayabilirsiniz, aynı zamanda Let’s Drink’te de adamın görücü usulü buluştuğu kadın olarak kısa bir rol aldı. Dizinin en komik anlarındandı, adamın kafasına vurmaya çalışırken…

vurma bana diye kaliteli pislik

İşte öyle mal gibi kalırsın hahahah.

Jin Jung-suk karakteri, dershanedeki Kore tarihi hocası. Dershaneye transferi için adama büyük paralar veriyorlar. İşinde bir numara, tam bir profesyonel. Gel gör ki takma adı gibi kaliteli pislik. Sürekli her şeyin kaliteli olması gerektiğnden bahsediyor. Ama kendisi pisliğin teki. Lafın gelişi, yoksa candır kendisi hahahhah. Ayrıca yalnız içmeyi seviyor: 1-Kaliteli mekanda 2-Kaliteli meze ya da yemekler eşliğinde 3-Kaliteli bir şekilde, kandaki alkol oranı %0,8 promili geçmeden… Kaliteli pislik işte :)

Velhasıl donuk bir karakter, pek nadir gülüyor. Ha Seok-jin sevmeyenler karaktere ısınamayabilir. Ben kendi adıma ısındım.

  • Park Ha-sun: Vasat oyunculuk.

Park Ha-na

Beklediğim kadar kötü değildi ama Ha Seok-jin’le kimyaları tutmamış. Başrol için güzel olmasa bile sevimli olması gerekirdi. Bu kadınsa çok tok sesli, aegyo yapmayı beceremeyen, gülümseyince kaşları küçük Emrah’a benzeyen bir tip. Keşke başka biri oynasaymış. Açıkçası bunu diziyi izlerken hissettirmedi ama dizi bitince düşüncem bu. Bu kadın yardımcı oyuncu oynamalı, başrol değil. Gitsin, tarihi dizilerde saray leydisini falan oynasın, Dong-yi’den tanıdığım için böyle hissediyor da olabilirim, bilemiyorum.

Park Ha-na karakteri, Noryangjin’de dersanede yeni iş bulmuş, çaylak Korece öğretmeni. Herkesten özür dileyen, hep alttan alan, ezilen, ezilen ve daha da ezilen. Bir de ısrarla yanlış anlayan, sonra depresyona giren, ya da nedensiz sevinip başına iş açan.

  • Dershanedeki öğretmenler:

Habire içmeye gideliiim diye dolanan tipler. Bunların içinde seksi İngilizce öğretmeni olan, Ha-na’nın önceden tanıdığı ve Ha-na’yı dershane müdürüne tanıtıp işe alınmasını sağlayan kadından bahsedecek olursak: İşin ucu kendine dokundu mu, başkalarının mutluluğu onun mutsuzluğu oluyor. Gerçek hayat, iş hayatı, insanların asıl yüzü vs, hepsi bu kadında var. Gıcıııık.

öğretmenler

  • Dersanedeki öğrenciler:

Bir bahane bulup dersten kaytaran tipler. Bunların da hepsi nev-i şahsına münhasır. Shinee Key’in oynadığı karakter bir ara başrol gibi sürekli konuşuyordu. Eşofmanları da çok tarzdı bu arada. Gong-myung abisinin zıttıydı. Öteki eleman da pek pinti bir tipti, kız arkadaşı tatlıydı ama. Ortalara doğru bunların hikayeleri sıkıcılaşsa da yine de güzel yazılmış karakterler oldukları için o tanıdık olma hissi sayesinde hep gülümsetiyorlar. Bazen karakterin sizi şaşırtmasını istersiniz dizinin eğlencesini hep koruması ve ilginizi çekmesi için. Ama iyi yazılmış bir karakteri 10 bölüm izledikten sonra artık onun yapabileceği şeyleri tahmin etmek de insana ayrı bir tatmin duygusu veriyor, onu ben 10 yıldır tanıyorum sanki gibi, gülümsetiyor. Oysa sadece 10 bölümdür izliyorsun. İşte güzel yazılmış karakterden kastım böyle tipler.

öğrenciler

 

Sevdiğim Bölümler

  • Dizide habire başka Kore dizilerine gönderme yapılmasına ba-yıl-dım. Signal, W, Descendant’s of the Sun, Secret Garden, Moonlight Drawn by Clouds, Reply serisi dahil pek çok diziye atıf yapıldı, Başrollerin taklitleri yapıldı. Bunun nedeni dersane hocalarından Min hocanın öğrencileri sıkılmasın diye habire taklit çalışması yüzündendi. En çok da Misaeng’e yapılan atıf kullanıldı. Malum Jang Geu-rae o dizide büyük bir şirkete çaylak olarak geliyor, ilk iş deneyimi olduğu ve iş hayatı ile ilk defa yüzleştiği için çok sıkıntılar çekiyor. Jin Jung-suk da Park Ha-na’ya Noryangjin’in Jang Geu-rae’si olduğunu düşündüğü için No Geu-rae dedi dizi boyunca. Sevgililerken bile! Allah’ım ya, çok tatlı bir tip.
  • Ha-na’nın sürekli Siri’ye dert anlatmaya çalışması. Bazen saçma sapan cevaplar veriyordu ama bazen de lafı gediğine oturtuyordu.
  • Min hocanın Signal’den yüzbaşı Park Hae-young taklidi süperdi: Şu an tarih.. saat.. Dedektif Lee Je-han, beni duyabiliyor musunuz, tsss (telsiz efekti), tssss hahahahahh.
  • Min hocanın meşhur saat 10 oldu, eşim bekler hikayesi… Bunu da gol yaptılar ya ne diyeyim. Dizinin tek ağlatan bölümü burası oldu.
  • Memurluk sınavına (bizdeki KPSS) hazırlanan insanlarla ilgili çok güzel detaylar vardı. Eşofman giyerler, sürekli ders çalışırlar, belli yaştan sonra hala işe girememiş ve aileden para alıyor durumda olmak canlarını sıkar gibi pek çok yerinde tespit vardı.
  • Gong-myung, abisinin aksine iyi huylu, yakışıklı, güler yüzlü biri. Sonradan aaah dedirtip baysa da, sonuçta sevgisi için çaba gösterdi. Öğretmeninin arkasından otobüse topuklu ayakkabıları fırlatmaya çalıştığı sahne güzeldi.
  • Park Ha-na’nın canlı video yayını. Resmini koymayı deli gibi istiyorum ama spoiler olmaması için koymayacağım. Çünkü o manyak dansları kendiniz izleyip görmeniz lazım hahahah.
  • Devamında Park Ha-na ve Jin Jung-suk’un havai fişek gösterisine gitmeleri, Ha-na’nın çok saçma bir şekilde bir çocuğa özenerek bakması sonucu kendini adamın omzunda bulması ve akabinde olaylar olaylar.
  • Jin Jung-suk’un habire ortak sınıfı bahane ederek yakınlaşma çabaları…
  • Bebek yüzlü Shinee Min-ho’nun lisedeki gangaster halleri.
  • Herkesi iyi bitirdiler, iyi hoş da… Neden başrolleri arafta bıraktılar. Gıcık oldum resmen. Yine de daha kötü sonlar gördüğüm için buna şükür diyorum.

Sonuç olarak izlerken sıkmayan, eğlencelik dizi. Yemek yiyen insanları izlemek hoşunuza gidiyorsa bu diziye bir şans verin.

Bu diziyi sevdim. Yemekli dizi görünce bile seviniyorum.